Beslenmede İslami Ölçü Nasıl Olmalıdır? Tıbbı Nebevi’ye Göre Nasıl Beslenmeliyiz?

Beslenmede İslami Ölçü Nasıl Olmalıdır? Tıbbı Nebevi’ye Göre Nasıl Beslenmeliyiz?

Allah azze ve celle insanoğlunu bir amaca binaen yaratmıştır. Bu amacı Zariyat Suresi 56.ayet ile şöyle açıklar: “Ben insanları ve cinleri yalnız bana kulluk etsinler diye yarattım.”

Yaratılış amacımızın kulluk olduğunu bildiren Allah aynı zamanda bu kulluğun gereklerini de bildirmiştir. Bunlardan en önemlisi de kulun Allah ile irtibatının hiçbir zaman kesilmemesidir. Hayatımızın her alanında, yemede içmede oturmada ve yapacağımız her işte Allah ile bir bağımızın olması aslında kulluğumuzun gereğidir. Allah kullarına bu durumu şu ayet ile bildirir:

“Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın.” (Haşr, 19)

Kur’an hem Allah’ı hem de Allah’ın verdiği nimetleri sürekli anmayı emreder. İslam dini hayatımızda sadece muamelata değil yeme içme konusunda da iman edenlere yol göstermiş, sünnete uygun bir yaşam tarzı sunmuştur.

Beslenmede İslami Ölçü Nasıl Olmalıdır? Tıbbı Nebevi’ye Göre Nasıl Beslenmeliyiz?
  • Peygamber Efendimiz (sav) ise her işe ‘Besmele’ ile başlanılması gerektiğini söylemiştir. Bunların en önemlisi ise yeme içme adabıdır ve bu konuda Peygamber Efendimiz, Hz. Âişe’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur: “Yemek yiyeceğiniz zaman (önce) besmele çekin. Eğer yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutursanız, ‘Bismillâhi evvelihi ve ahirihi’ (başı için de sonu için de bismillah) deyin.” (Ebû Dâvûd, Tirmizî)
  • Sağ el ile yemek: Öncelikle Peygamber Efendimiz (sav) ümmetine sağ el ile yemeyi tavsiye etmiş, sol ile yemekten sakındırmış hatta sol el ile yemenin şeytana ait bir davranış olduğunu bildirmiştir. Bir gün ashaptan biri sol eli ile yemek yerken Efendimiz onu uyarmış, sağ eli ile yemesini söylemiş, sahabe sağ eli ile yiyemediğini söyleyip sol eli ile yemekte ısrar edince ona kızmıştır.
  • Peygamber Efendimiz (sav) yemek piştikten hemen sonra aşırı sıcak bir halde iken yenmesini uygun görmemiş, bir müddet soğumasını tavsiye etmiştir. Bir hadisinde de şöyle buyurmuştur: “Sıcak yemek yemekten sakının! Çünkü o bereketi giderir. Soğuk yemeyi tavsiye ederim. Çünkü o daha çok içe siner, bereketi daha büyüktür.” (Camiussağir- 2896)
  • Peygamber Efendimiz (sav) kişinin önünden yemesini ister, yaslanarak yemeyi uygun görmez, yiyecek ve içeceklerin içine üflenmesini hoş karşılamaz, sağlıkla ilgili bir mazeret söz konusu değil ise oturularak yiyip içmeyi tavsiye ederdi. Hadislerinde de bu konuları özellikle Müslümanlar için şu şekilde bildirmiştir: Ömer b. Ebû Seleme (ra) anlatıyor: “Ben Allah Resûlü’nün himayesinde yetişen bir çocuktum. Yemek yerken elim kabın her tarafında dolaşırdı. Bunun üzerine Resûlullah: ‘Oğlum, besmele çek, sağ elinle ve kendi önünden ye.’ buyurdu.” (Buhârî, Müslim)
  • Yemeklere kusur bulmamak, nimete nankörlük değil her daim şükür halinde olmak: “Ebû Hüreyre (ra) şöyle demiştir: Resûlullah hiçbir yemekte kusur bulmazdı. İştahı varsa yemeği yer, hoşlanmazsa yemezdi.(Buhari)
  • Rabbimiz Kur’an’ı Kerim’de: “…Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’raf, 31) buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz de israftan tamamen kaçınmış, hiçbir şeyi israf etmemiştir. Bugün toplumuzda israf çok fazla olmakta, bu durum ise insanların sağlık problemlerine yol açmaktadır. Buna en güzel örnek Peygamber Efendimiz (sav)’in döneminden bir olay ile şöyle anlatabiliriz. “Medine’ye hastaları tedavi etmek için gelen bir hekime, aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen kimse gelmemeye başlar bunun üzerine hekim Peygamber Efendimiz’e gelerek kendisine kimsenin uğramadığını söyler. Peygamber Efendimiz ise bunun nedenini şöyle açıklar: ‘Benim ashabım, iyice acıkmadan yemez. Yedikleri zaman da tıka basa yemezler; daha iştahları varken bile sofradan kalkarlar.’ Aynı zamanda Peygamber Efendimiz: “Kişinin her iştahını çekeni yemesi israf olarak yeter.” (İbn Mace, Et’ime, 51) buyurmuşlardır.
  • Sünnete uygun beslenme şekillerinden bir tanesi de iki öğün yemektir. İbn Sina bu konu hakkında: “iki öğün sağlık, üçüncü öğün hastalıktır.” demektedir. Tasavvufta da nefsi terbiye yollarını açıklarken az yemek denilmiştir. Hem çok yemek hem de 3 öğün yemek kişinin sağlığını etkilediği gibi manevi yönden ibadet hayatı ve şahsiyetini de etkilemektedir. Efendimiz bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Sizin Allâh’a en sevimli olanınız, az yiyip içen ve bedence hafif olanınızdır.” (Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr Tercümesi, Hadis No: 221)
Maalesef günümüzde insanların çoğu yeme içme hususunda gereken önemi göstermiyorlar. Özellikle medyada insanları acıkmadan yemek, çok çeşitli yiyecekler ile tıka basa karnı doyurmak teşvik ediliyor. Sünnetten uzak olmanın yanında suni, içerisinde ne olduğu belli olmayan ürünler de şık ambalajlarda gösterişli reklamlar ile bizlere sunuluyor. Bizler Müslüman olarak hem sünnete uymalı hem de yediklerimize dikkat etmeliyiz. Nitekim Peygamber Efendimiz bizlere yeme içmenin ölçüsünü bir hadisinde şöyle bildirmiştir:

“Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da terbiye etmiş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah’ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir.” (Buharî, İman 39)

Haram ve helalin bile karıştığı günümüzde bizler sünnete uymakla beraber yediklerimize dikkat etmeli, şüpheli içeceklerden kaçınmalıyız.
Daha yeni Daha eski