Hakkında
Mekke döneminde inmiştir. 36 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “elMutaffifîn” kelimesinden almıştır. Mutaffifîn, ölçüde ve tartıda hile yapanlar demektir.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada seksen üçüncü, iniş sırasına göre seksen altıncı sûredir. Ankebût sûresinden sonra, Bakara sûresinden önce Mekke’de inmiştir; Mekke döneminde inen son sûredir. Medine’de ilk inen sûre olduğuna ve bir kısmının Mekke’de bir kısmının ise Medine’de indiğine dair rivayetler de vardır (bk. Şevkânî, V, 461; İbn Âşûr, XXX, 187).
Konusu
Sûrede ölçü ve tartıda dürüstlükten sapanlar eleştirildikten sonra âhireti ve uhrevî sorumluluğu inkâr eden günahkârların âhirette göreceği cezalar ve iyilerin nâil olacağı mükâfatlar özetlenmekte; dünyada müminlerle alay eden inkârcıların âhirette asıl kendilerinin gülünç duruma düşecekleri anlatılmaktadır.
1. | Veylun lilmutaffifiyne. |
2. | Elleziyne izektalu 'alennasi yestevfune. |
3. | Ve iza kaluhum ev vezenuhum yuhsirune. |
4. | Ela yezunnu ulaike ennehum meb'usune. |
5. | Liyevmin 'azıymin. |
6. | Yevme yekumunnasu lirabbil'alemiyne. |
7. | Kella inne kitabelfuccari lefiy sicciynin. |
8. | Ve ma edrake ma sicciynun. |
9. | Kitabun merkumun. |
10. | Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
11. | Elleziyne yukezzibune biyevmiddiyni. |
12. | Ve ma yukezzibu bihi illa kullu mu'tedin esiymin. |
13. | İza tutla aleyhi ayatuna kale esatıyrul'evveliyne. |
14. | Kella bel rane 'ala kulubihim ma kanu yeksibune. |
15. | Kella innehum 'an rabbihim yevmeizin lemahcubune. |
16. | Summe innehum lesalulcahıymi. |
17. | Summe yukalu hazelleziy kuntum bihi tukezzibune. |
18. | Kella inne kitabel'ebrari lefiy 'ılliyyiyne. |
19. | Ve ma edrake ma 'ılliyyune. |
20. | Kitabun merkumun. |
21. | Yeşheduhulmukarrebune. |
22. | İnnelebrare. Lefiy na'ıymin. |
23. | 'Alel'eraiki yenzurune. |
24. | Ta'rifu fiy vucuhihim nadretenna'ıymi. |
25. | Yuskavne min rahıykın mahtumin. |
26. | Hıtamuhu miskun ve fiy zalike felyetenafesilmutenasifune. |
27. | Ve mizacuhu min tesniymin. |
28. | Aynen yeşrebu bihelmukarrebune. |
29. | İnnelleziyne ecremu kanu minelleziyne amenu yadhakune. |
30. | Ve iza merru bihim yeteğamezune. |
31. | Ve izenkalebu ila ehlihimunkalebu fekihiyne. |
32. | Ve iza reevhum kalu inne haulai ledallune. |
33. | Ve ma ursilu 'aleyhim hafizıyne. |
34. | Felyevmelleziyne amenu minelkuffari yadhakune. |
35. | 'Alel'eraiki yenzurune. |
36. | Hel suvvibelkuffaru ma kanu yef'alune. |
1. | Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline! |
2. | Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler. |
3. | Fakat, kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. |
4, 5, 6. | Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? |
7. | Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak "Siccîn"dedir. |
8. | "Siccîn"in ne olduğunu sen ne bileceksin. |
9. | O, yazılmış bir kitaptır. |
10, 11. | O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay haline! |
12. | Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder. |
13. | Ona âyetlerimiz okununca, "Eskilerin masalları" der. |
14. | Hayır hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır. |
15. | Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır. |
16. | Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir. |
17. | Sonra da onlara, "Yalanlamakta olduğunuz işte budur" denecektir. |
18. | Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı "İlliyyûn"dadır. |
19. | "İlliyyûn"un ne olduğunu sen ne bileceksin. |
20. | O yazılmış bir kitaptır. |
21. | Ona, Allah'a yakın olanlar şâhit olur. |
22. | Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler. |
23. | Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler. |
24. | Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün. |
25. | Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir. |
26. | Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır) İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar. |
27. | O içeceğin katkısı tesnimdir. |
28. | Bir pınar ki, Allah'a yakın olanlar ondan içerler. |
29. | Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülüyorlardı. |
30. | Mü'minler yanlarından geçtiğinde birbirlerine kaş göz ederek onlarla alay ediyorlardı. |
31. | Ailelerine dönerken zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı. |
32. | Mü'minleri gördükleri vakit, "Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir" diyorlardı. |
33. | Halbuki onlar, mü'minlerin başına bekçi olarak gönderilmemişlerdi. |
34. | İşte bugün de mü'minler kâfirlere gülerler. |
35. | Koltuklar üzerinde (etrafı) seyrederler. |
36. | Nasıl, kâfirler yapmakta olduklarının karşılığını buldular mı!? |