Ağlayan Kütük!

Ağlayan Kütük!

Peygamber Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem- öyle büyük bir muhabbet kutbuydu ki, ins ve cinin gâfilleri dışında her varlık O’na âşıktı.

Enes -radıyallâhu anh-’ın anlattığına göre, Âlemlerin Efendisi bir hurma kütüğüne dayanarak cemaate hitap ederdi. Görülen lüzûm üzerine bir minber yapıldı, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onun üzerinde hutbe vermeye başladı. Allah Rasûlü’nün daha önce dayanarak hutbe okuduğu hurma kütüğü, Efendimiz’in kendisini terk etmesi üzerine, deve inleyişine benzer bir sesle inleyip ağlamaya başladı. Bunun üzerine Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, minberden inip kütüğü okşadı. Kütük inlemeyi bırakıp sükûnet buldu. (Buhârî, Cuma, 26; Tirmizî, Menâkıb, 6)

Allah Rasûlü:

“O, yanında yapılan zikrullahtan uzak kaldığı için ağladı!” buyurdu. (Buhârî, Menâkıb, 25; Ahmed, III, 300)

Daha sonra minberin altına bir çukur kazılıp kütük oraya gömülmüş veya tavana konulmuştur. Hazret-i Osman devrinde mescid yeniden yapılmak üzere yıkıldığında, bu kütüğü Übey bin Ka’b -radıyallâhu anh- almış ve kurtlar tarafından yenilip un ufak oluncaya kadar evinde saklamıştır.[1]

Fahr-i Kâinât Efendimiz’in üzerinde hutbe îrâd ettikleri hurma kütüğü, ihtiyaç dolayısıyla bir minber yapılması neticesinde O Varlık Nûru’ndan ayrı düştüğü için, ashâb-ı kirâmın işiteceği şekilde hicrân ile inlemişti. Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de mübârek eliyle onu sıvazlamış ve o hurma kütüğü, ancak böyle sükûnete kavuşmuştu. O bir hurma kütüğüydü, biz ise İNSAN!..

Hazret-i Mevlânâ
der ki:

“Muhabbetin hakîkatini bir ağaç kütüğünden duy ve ondan ibret al!”

Kendi muhabbetini bir kütüğün muhabbeti ile mîzân et!..

Dipnot: 1) İbn-i Sa’d, I, 251-252.
Daha yeni Daha eski