Bir Kadının, Hac İbadeti Sırasında Karşılaşacağı Farklı Durumlar Nelerdir ve Bu Hallerde Ne Yapmalıdır?

Bir Kadının, Hac İbadeti Sırasında Karşılaşacağı Farklı Durumlar Nelerdir ve Bu Hallerde Ne Yapmalıdır?

Hac ibadeti, 
maddi durumu müsait, sağlığı yerinde, aklı başında kadın-erkek her Müslümana farzdır. Bir Müslüman erkek, üzerine hac farz olduğu zaman nasıl geciktirmeden hacca gidiyorsa, kadın da aynı şekilde bu farzı yerine getirmeye çalışacaktır. Çünkü, haccın kadının İslami hayatında ayrı bir yeri ve ehemmiyeti vardır. Bir hadis-i şerifte bildirildiği üzere,

“Hac kadının cihadıdır.” (1)

Haccın edasının şartları içinde erkeklerden farklı olarak kadınlara mahsus bir şart daha vardır. O da, hacca gitmek üzere yolculuğa çıkacak olan bir kadının yanında eşi veya babası, oğlu, kardeşi, amcası, dayısı, damadı ve yeğeni gibi ebedi olarak evlenmesi haram olan bir yakınının bulunması gerekir.

Hanefi mezhebine göre, sözü edilen bu mahremlerinden birisi yanında bulunmayan kadına hac farz olmadığı gibi, yolculuğa çıkması da caiz değildir. Getirilen ve şart kılınan bu sınırlama sadece hava yolculuğu için değil, dinen seferilik sayılan bir mesafeye kadının yanında kocası veya bir mahremi olmadan gitmesi de mahzurludur.

Şafii mezhebine göre ise mesele farklıdır. Şafiiye göre, hacca gidecek kadının yanında kocası veya bir mahremi yahut itimat ettiği iki veya daha fazla kadın bulunursa kâfidir. Bunlarla birlikte yola çıkar, hac farizasını yapıp gelirler. Yanında hacca gidecek mahremi olan bir erkek bulunmayan kadın, bu meselede Şafiiyi taklit edebilir.(2)

Kadınların hac ibadeti esnasında karşılaştıkları bir problem de âdet gördükleri veya lohusa bulundukları zamanlarda tavaf, sa'y, Arafat'ta vakfe ve benzeri vazifeleri yapıp yapamayacaklarıdır.

Sünen-i Tirmizi'de İbni Abbas'ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyuruyor:

“Lohusa olan veya âdet gören kadın yıkanır, ihrama girer, hac vazifelerinin tamamını yapar, ancak temizleninceye kadar Kâbe'yi tavaf edemez.”(3)

Hadis-i şeriflerden açıkça anlaşılacağı gibi, kadın hayız gördüğü veya lohusa bulunduğu müddet içinde tavaf hariç, bütün hac vazifelerini yerine getirir. Yani haccın bir rüknü olan Arafat'ta vakfesini yaptığı gibi, Safa ile Merve arasındaki sa'yini yapar, şeytanları taşlar, Mina ve Müzdelife'deki vazifelerini görür. Fakat başka Mescid-i Haram olmak üzere hiçbir mescit ve camiye giremez. Esas itibariyle kadınlar âdetli bulundukları günlerde bütün bu vazifelerini bitirirler, temizlendikten sonra da farz olan ziyaret tavafını yaparlar.

Ancak kadın hac mevsiminde böyle bir hâlle karşılaşınca Harem-i Şerife ve mescitlere girememekten dolayı kalben bir acı ve ıstırap duyacak, âdetinin kesilmeyip uzaması hâlinde de ziyaret tavafını geciktirme ve kafilesinden ayrı kalma gibi sıkıntılardan dolayı daha önce bir tedbir alırsa rahat eder, hac mevsimi boyunca her türlü vazifesini kolayca yapar.

Bu da âdetini geciktirmek için ilaç kullanmak suretiyle olur. Uzman doktorların tavsiye edeceği bir ilacı alarak o ayki âdetini tehir eder. Bu caizdir ve dinen bir mahzuru yoktur. Bu şekilde âdeti geciktirme şekli Asr-ı Saadette de vardı. O zamanlar bunun için “erak suyu” denen bir su kullanılır, böylece âdet geciktirilirdi. Abdullah bin Ömer (r.a.), bu suyun kullanılmasında bir mahzurun olmadığını söylemektedir. Bugün bu durum, artık ilaçla yapıldığından, bu şekilde âdeti geciktirmek mümkündür.

Kaynaklar:

(1) İbni Mace, Menasik: 8.
(2) .el-Mehazibü'l-Erbaa, 1:636.
(3) Tirmizi, Hacc: 100.

Daha yeni Daha eski