Ramazan-ı Şerif’e Hazırlanmak

Ramazan-ı Şerif’e Hazırlanmak

Kur’ân-ı Kerîm’in, oyun ve eğlenceden ibaret bir hayat olarak tanımladığı dünya hayatında,[1] insanlar kendileri için önem taşıyan gün ve merasimlerden önce büyük bir hazırlık devresi geçirirler. Gaye, söz konusu gün veya merasimleri en güzel şekilde değerlendirmektir. Dünya hayatı gelip geçici, âhiret hayatı ise ebedîdir.[2] Dolayısıyla, insanoğlu sahip olduğu bu dünyevî tecrübeyi, uhrevî hayata müteallik konular söz konusu olduğunda da sergilemelidir.

Ramazân-ı Şerîf ayı, senede bir kez teşrif eder zaman iklimini ve bu durumun devamı da sadece ömrü vefa gösterenler için geçerlidir. Bu sebeple, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ikazı gereği, kılınan namazın son namaz olabileceği[3] anlayışını gözetme hassasiyetine sahip olan mü’minler, Ramazân-ı Şerîf ayına kavuştuklarında, bu mukaddes mevsime belki de bir kez daha kavuşamayacakları ihtimalini muhakkak göz önünde bulundurmalıdırlar.

Ramazân-ı Şerîf’e Hazırlanmak Sünnettir

Ebedî hayat olan âhiret hayatını kazanma konusunda bizlere en büyük imkân ve fırsatların sunulduğu Ramazân-ı Şerîf ayı, hazırlık yapmamız ve dolu dolu geçirmemiz, azamî istifade etmemiz gereken, kıymeti hiçbir şeyle ölçülemeyecek derecede mukaddes bir zaman dilimidir. Onun bu ehemmiyeti, Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)ın rivâyet etmiş olduğu bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tarafından şöyle ifade buyurulmuştur: “O (Ramazân-ı Şerîf), îmânlı bir kimse için bir ganimettir. Çünkü mü’min kişi, (iftarlık ve sahurluk temini gibi) ona ait ibâdetler için nafaka hazırlar.”[4]

Yıllar boyunca Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in hizmetinde bulunmuş olan Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh), Rasûl-i Ekrem (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Ramazân-ı Şerîf ayı yaklaştığında ashâbını taaccüp sığasıyla uyardığını ve bu mübârek ayın ehemmiyetine, “Sübhânallâh! Neyi karşılıyorsunuz? O size yönelen şey ne acayip şeydir?”[5] ifadeleriyle dikkat çektiğini rivayet etmiştir.

Rivâyetlerden de anlaşılacağı üzere, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ve ashâbı (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în) Ramazân-ı Şerîf’e hazırlık yapmışlardır. Nitekim Ramazân-ı Şerîf ile beraber “üç aylar”dan olan Receb-i Şerîf ve Şa‘bân-ı Şerîf ayları, Ramazân-ı Şerîf için hazırlık evresidir. Bu aya bitişik olan Şa‘bân ayı, Ramazân-ı Şerîf hazırlıklarının yoğunlaşması gereken bir ay olması gerekirken, genellikle gaflete düşülen bir ay olur.[6] Bu ayın son günlerinde, Ramazân-ı Şerîf’e kavuşmak üzere bulunduğumuz şu dönemde, bahsettiğimiz gaflet hâline düşmemeli, hazırlıklarımızı tamamlama konusunda gayretli olmalıyız.

Yapılması Gereken Hazırlıklar

Ramazân-ı Şerîf, hilâlin belirmesi ile birlikte, her şeyden önce, yeni bir ayın başlangıcı özelliğini taşır. Müslüman için yeni başlangıçlar, emin adımlarla ilerleyebilmenin şartı olan kararlar, geçmişe yönelik muhasebe ve daha önce düşülen hata ve eksiklikleri tekrarlamamak üzere tevbe ve istiğfâr ile mümkün olur.

Geçmişe Dönük Muhasebe

“Hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekin”[7] emrinin ardından, bu hesap vesilesiyle âhiret hesabının kolay olacağı yönündeki müjdenin gelmiş olması, akletme ve fikretme melekesine sahip kimseler için çok şey ifade eder. Muhasebe yapmak; itikad, niyet ve amelleri gözden geçirme; yapılan hataları ve bu hatalara sürükleyen sebepleri tespit etme imkânı sağlar. Şuur sahipleri, muhasebelerinin sonuçları doğrultusunda kendilerine çekidüzen verir ve rizâ-yi ilâhî yoluna yönelir, bu yolda yürüyüşlerinde daha dikkatli olurlar.

Tevbe ve İstiğfâr

İsmet sıfatını hâiz, kâinatın efendisi (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in günde yetmiş veya yüz kez istiğfâr ettiğini bildiren hadîs-i şerîfler[8] bizlere bu konunun önemini en açık şekilde anlatmış oluyor. Yeni bir başlangıç için, gözden geçirilen hesapların ardından yapılması gereken iş tevbe ve istiğfârdır. Pişmanlık ve kararlılıkla yapılacak istiğfâr, aynı günahlara tekrar düşmeye engel olacak bir anlayışı getirecek, sahibini nasûh tevbesine taşıyacaktır.

Tashîh-i Niyet

Sâlih amel; güzel niyetle, rızâ-yi ilâhîye uygun bir kararlılığın neticesidir. Ramazân-ı Şerîf’e girmeden evvel düzeltmemiz gereken hususların başında niyet gelir. Bu mübârek ayı en güzel şekilde değerlendirmek, sâlihâne bir niyet doğrultusunda mümkün olur.

Aileyi Tahkîm Etmek

İnsanın maddî-manevî başarılara ulaşması konusunda en önemli etkenlerden biri de ailedir. Ailesi sıhhat ve selâmet üzere bulunan bir insan psikolojik açıdan daha güçlü, nefsle mücadele konusunda daha kudretli bir durumda bulunur. Rahmetin bolca indiği Ramazân-ı Şerîf ayında en büyük incelik ve genişlikleri ailemize yapmalı, onları gözetmeliyiz. Ailemizi tahkîm ettiğimiz takdirde, bu mübârek aydan istifademiz çok daha yüksek olacaktır.

Kazanılan Hasletleri Daimi Hâle Getirmek

İslâmiyet, istikamet ve istikrar ister. Ramazân-ı Şerîf’te kazanılan hasletleri senenin tamamına teşmil kılmak, şuur sahibi bir mü’min için en büyük hedef olmalıdır. “Amellerin en hayırlı olanı, az da olsa devamlı olanıdır”[9] buyuran Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), bizim için en uygun hedefi koymuş, tedrici bir şekilde, Hakk’a kurbiyet yolunda bilinçli adımlarla ilerlemeyi öğütlemiştir. Mevlâ Te‘âlâ, bizleri hakkıyla öğüt alan ve gereğini yapanlardan eylesin!

Dipnotlar:
[1] Ankebût Sûresi:64.
[2] Nisâ Sûresi:57; Mâide Sûresi:119; Ahzâb Sûresi:65; Cin Sûresi:23 vd.
[3] İbn Mâce, Zühd:15.
[4] İbni Huzeyme, Sıyâm, No. 1884, c. 3, 188; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Sıyâm, 124, No. 8502, c. 4, s. 500.
[5] İbni Huzeyme, Sıyâm, No. 1885, c. 3, s. 189; Beyhakî, Şu‘abu’l-Îmân, No. 3349, c. 5, s. 231-232.
[6] Nesâî, Sıyâm:70.
[7] Tirmizî, Kıyâmet, 25.
[8] Müslim, Zikr:41; Ebû Dâvûd, Vitr:26.
[9] Buhârî, İman:32
Daha yeni Daha eski