Benî Lihyanlar, Hicret’in 4. yılında Bi’r-i Maûna mevkiinde kırka (veya yetmiş) yakın Müslüman mürşid ve muallimi hunharca şehit etmişlerdi. Recî’ mevkiine irşad için gönderilmiş bulunan İslam birliğini kuşatıp birçoğunu şehit edenler de, yine bu kabileden kimselerdi.[1]
Peygamber Efendimiz, bu hain kabileye haddini bildirmek için, yerine Medine’de Abdullah b. Ümmü Mektum’u vekil bırakarak iki yüz kişilik bir kuvvetle yola çıktı. Efendimiz, Benî Lihyanları gafil avlamak istiyordu. Bu sebeple, Şam’a doğru gitmek istiyormuş gibi davrandı. Daha sonra yolunu değiştirerek, Benî Lihyanların konak yerlerinden olan Guran vadisine kadar gitti. Âsım b. Sâbit ve diğer Müslüman muallim ve mürşidler burada şehit edilmişlerdi. Efendimiz, orada onları rahmetle andı, kendileri için dua etti.[2]
Lihyanoğulları, Peygamber Efendimizin gelişini duymuşlar ve korkup dağ başlarına sığınmışlardı. Kimse yakalanamadı.
Peygamber Efendimiz, oradan Usfan denilen mevkiye vardı. Burası Mekke’ye yakındı. Efendimizin maksadı, gelişini Mekkelilere bildirmekti. Nitekim Mekkeliler bunu duymuşlar ve korkuya kapılmışlardı. Resûl-i Ekrem Efendimiz, on dört gece sonra tekrar Medine’ye döndü.
[1]İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 178-193; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 55-56; Ahmed İbn Hanbel, Müsned, c. 2, s. 94.