Hz. Zekerriya (a.s.) ve Hz. Yahya (a.s.)

Hz. Zekerriya (a.s.) ve Hz. Yahya (a.s.)

Zekeriyyâ Aleyhisselâmın Soyu Ve Mesleki

Zekeriyyâ b.Berahyâ[1] Aleyhisselâmın soyu, Süleyman b.Dâvûd Aleyhisse-lâmlara[2],

Süleyman b.Dâvûd Aleyhisselâmların soyu da, Yehûza b.Yâkub Aleyhisselâ-ma dayanır. [3]

Zekeriyyâ Aleyhisselâm, böyle Enbiyâ oğullarından olduğu için, Beytülmakdis´-te, vahiy yazardı.

Zâten, Enbiyâ oğullarından[4] veya İsrail oğullarıyla onların bilginlerinden[5] olup ta[6], kendisin[7] veya neslini Beytülmakdisin hizmetine vakf ve habs etmeyen bir kimse yoktu ki. [8]

Zekeriyyâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarının hem Peygamberi, hem de, Din Bil­ginleri ve Danışmanları Başkanı idi.[9] Kendisi, marangozdu da.[10]

Zekeriyyâ Aleyhisselâmın Peygamberliği

İsrail oğullarına en son gönderilen Peygamberler: Dâvûd Aleyhisselâm Hane­danından:

Zekeriyyâ,

Yahya b.Zekeriyyâ,

İsâ b.Meryem Aleyhisselâmlardı. [11]

Bu hususta Kur´ân-ı kerimde şöyle buyrulur:

"Biz, ona (İbrahim´e) İshak ile Yâkub´u ihsan ettik, ve her birini, Hidâyete (Nü­büvvete) erdirdik.

Daha önce de, Nuh´u ve onun neslinden Davud´u, Süleyman´ı, Eyyûb´u, Yûsuf´u, Musa´yı ve Harun´u da, Hidayete (Nübüvvete) kavuşturduk.

Biz, iyi hareket edenleri, işte, böyle mükâfatlandırırız.

Zekeriyyâ´ya, Yahya´ya, İsa´ya ve İlyas´a da (böyle Hidayet, Nübüvvet) verdik.

Onların hepsi, Sâlihlerdendi. [12]"

Zekeriyyâ Aleyhisselâmın Allâh´dan Bir Oğul Dileyişi Ve Yahya Aleyhisselâmla Müjdelenişi

Zekeriyyâ Aleyhisselâm; 92[13] veya 99[14], ya da, 120 yaşında, zevcesi de, 98 yaşında bulunduğu sırada[15] idi ki, ne zaman Hz.Meryem´in Mesciddeki odası­na uğrasa, onun yanında, kış mevsiminde yaz meyvası, yaz içinde de, kış mey-vası bulur[16], ona:

"Ey Meryem! [17] Bu, sana, nereden geliyor?" diye sorar, o da: "Bu, Allah tarafından!" diye cevap verirdi. [18]

Zekeriyyâ Aleyhisselâm, Hz. Meryem´e, böyle, kış mevsiminde yaz meyvası, yaz içinde de, kış meyvası ihsan edildiğini görünce:

"Meryem´e, bunu, yapan, benim zevcemi de, doğum yapmağa elverişli yap­mağa kadirdir!" diyerek kendisine bir oğul ihsan buyurması için Yüce Allah´a dua etti. [19]

Bu husus, Kur´ân-ı kerimde şöyle açıklanır:

"Zekeriyyâ´yı da (an!):

Hani, o, Rabb´ine:

Rabbim! Beni, yalnız başıma bırakma!

Sen, Vârislerin, en hayırlısısın! diye niyaz etmişti.

Biz, onu(n)da, (bu duasını) kabul ve kendisine, Yahya´yı, ihsan ettik.

Zevcesini, (doğurmaya) sâlih (elverişli) kıldık.

Hakikat, (bütün) bunlar (bu Peygamberler) hayr işlerinde yarışırlar, umarak ve korkarak bize düa ederlerdi.

Onlar, bizim için, derin saygı gösterenlerdendi[20]"

"(Bu) Kulu Zekeriyyâ´ya, Rabbinin rahmetini anışıdır:

O, Rabbine, gizlice niyaz ettiği zaman:

Ey Rabb´im! Hakîkatan. ben... Benim, kemiğim yıpradı.

Başımın saçı, tutuştu (saçlarım ağardı, ihtiyarladım)

Rabb´im! Ben, Sana, ne düa etmişsem, bedbaht (ve mahrum) olmadım.

Hakikatan, ben, kendimden sonra, yerime gelecek akrabamdan endişeye düştüm. Zevcem de, kısırdır.

Binâen aleyh, bana, tarafından (ve kendi sulbümden) bir oğul ihsan et! ki, bana da, mirasçı olsun, Yâkub Hanedanına da, mirasçı olsun.

Rabbim! Sen, onu rızana kavuştur! demiştir. [21]

Orada, Zekeriyyâ, Rabb´ına:

Rabb´im! Bana, Senin tarafından, çok temiz bir zürriyet ihsan et!

Muhakkak, Sen, duayı hakkıyle işitensin! diye dua etti.

O, Mihrabda durup namaz kılarken, Melekler, ona (şöyle) seslendi:

"Gerçekten, Allah, sana, Kendisinden bir Kelime´yi (Kün emrile yaratılan İsa´yı) tasdik edici bir Efendi, nefsine hâkim ve Şilinlerden bir Peygamber olmak üzre Yahya´yı, müjdeler!´[22]

"(Allah):

Ey Zekeriyyâ! Hakikatan, sana, Yahya adında bir oğul müjdeleriz ki, bundan önce, biz, ona, hiç bir (kimseyi) adaş yapmamıştık!" buyurdu. [23] (Zekeriyyâ):

Rabb´im! Benim nasıl bir oğlum olabilir ki? Zevcem, bir kısırdır. Ben ise, ihtiyarlığın son haddine varmışım! dedi. [24] "...(Allah):

Öyledir. (Fakat), Allah, ne dilerse, yapar!" buyurdu. [25] (Zekeriyyâ):

Ey Rabb´im! Bana (bu hususta) bir nişan ver! dedi. (Allah): senin nişan ´ır[26]: sapa sağlam olduğun hald[27], sâde bir işaretten başka[28], üç gece, insanlarla konuşamaman[29], insanlara, üç gün söz söyleme-mendir.

Bununla beraber, Rabb´ini, çok an ve akşam, sabah, onu, Teşbih et!" buyurdu. [30]

Derken (Zekeriyyâ), Mescidinden, kavminin karşısına çıkıp onlara:

"Sabah, akşam Tesbihde bulununuz!" diye işaret verdi. [31]

Yahya Aleyhisselâmın Doğuşu

Yahya Aleyhisselâm, İsâ Aleyhisselâmdan altı ay önce doğdu. [32]

İsâ Aleyhisselâmdan altı ay büyüktü. [33]

Yahya Aleyhisselâmın Şekil Ve Şemaili

Yahya Aleyhisselâm:

Güzel yüzlü, Çatık kaşlı, Seyrek saçlı[34], Uzunca burunlu[35], İnce sesli, Kısa parmaklı idi. [36]

Yahya Aleyhisselâmın Peygamber Oluşu Ve Bazı Faziletleri

Yüce Allah; Yahya Aleyhisselâm hakkında Kur´ân-ı kerimde şöyle buyurur:

"(Ona, çocukluğunda):

Ey Yahya! Kitabı, kuvvetle tut! (dedik)

Henüz sabi iken, ona, Hikmet verdik (Tevratı, öğrettik)

Tarafımızdan (ona) bir kalb yumuşaklığı ve (günahlardan) temizlik (verdik)

O, çok Müttakî idi.

Anasına, Babasına da, itaatli idi, bir serkeş ve âsî değildi.

Dünyaya getirildiği gün de, öleceği gün de, diri olarak (kabrinden) kaldırılacağı gün de, ona, Selâm olsun!" [37]

Yahya Aleyhisselâma[38] yaşıtı olan çocuklar:

"Ey Yahyâ! [39] Bizimle gel de, oynayalım?" dedikleri zaman[40]

"Biz, oyun için, yaratılmadık![41] Ben, oyun için, yaratılmadım! derdi. [42]

Sekiz yaşında Beytülmakdis´in hizmetine girip on beş yaşına kadar orada, gün­düzleri hizmet, geceleri de feryad ederek ağlardı. [43]

Yahya Aleyhisselam, çocukluğundan beri[44], Yüce Allah´a tâatta[45] çok gay-retli[46], güçlü[47], Allah´a´ibâdet ve tâatta insanların ulusu idi[48]

Kıldan dokunmuş elbise giyer, arpa ekmeği yerdi.

Yahya Aleyhisselâmın; ne bir dinarı, ne bir dirhemi, ne de barınacak bir mes­keni vardı[49].

Gece, kendisini, nerede bürürse, orada kalırdı. Ne bir kölesi, ne de bir cariyesi vardı.

Allah´a, çok ibâdet eder, Cehennem korkusuyla, ağlar dururdu. Zekeriyyâ Aleyhisselam; halk´a va´z edeceği zaman cemâat arasında Yahya Aleyhisselam, bulunursa, ne cennetten, ne de, cehennemden bahsederdi. [50]

İsâ Aleyhisselam; Yahya Aleyhisselâmla karşılaştıkça,o nu, hep hüzünlü ve ta­salı bulurdu. Bir gün ona:

"Ey Yahya! Ben, seni hep, hüzünlü ve tasalı görüyorum? Yoksa, sen, Yüce Allah´ın Rahmetinden ümid mi kestin?" dedi. Yahya Aleyhisselam: "Ben de, seni, hep sevinçli görüyorum!?

Yoksa, sen Yüce Allah´ın Mekrinden (ibtilâ ve imtihanından) emin mi oldun?" dedi.

Bu hususta inen Vahy ile İsâ Aleyhisselâmın sözü doğrulandı[51].

Yahya Aleyhisselam; İsrail oğullarının Bayramlarında ve toplantı yerlerinde du­rup va´z eder, onları Yüce Allah´a ibâdete davet ederdi. [52]

Hârisül´eş´arî´nin, Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmdan rivayetine göre:

Yüce Allah; Yahya b. Zekeriyyâ Aleyhisselâma, hem kendisi amel etmek, hem de amel etmelerini İsrail oğullarına emretmek üzre, beş kelime emretmişti.

Kendisi, bu hususta, biraz ağır ve yavaş davranmca, İsâ Aleyhisselâm, ona:

"Sen, hem kendin amel etmek, hem de amel etmelerini İsrail oğullarına emretmek üzere, beş kelime ile emrolunmuştun.

Bunu, İsrail oğullarına, ya sen tebliğ edersin, ya da, ben tebliğ ederim!" deyince Yahya Aleyhisselâm:

"Ey Kardeşim, Sen, bu vazifeyi yerine getirmekte beni geçersen, ben azaba uğra­mamdan veya yere batırılmamdan korkarım!" dedi ve hemen İsrail oğullarını, Beytül-maktis´de topladı.

Beytülmakdis, İsrail oğullan ile doldu.

Yahya Aleyhisselâm, yüksek bir yere oturup Allah´a hamd´ü sena ettikten sonra şöyle dedi:

"Yüce Allah, bana, hem kendim amel edeyim, hem de amel etmenizi size emrede­yim diye beş Kelime emretti.

Onların ilki:

Kendisine, hiç bir şeyi şerik koşmaksızın, Allah´a ibâdet etmenizdir.

Bunun misâli:

Öz malı olan altun veya gümüşle bir köle satın alıp çalıştıran bir adama benzer ki köle, çalışmasının kazancını, Efendisinden başkasına ödeyordur.

Hanginiz, kölesinin böyle davranmasına sevinir, razı olur? Hiç kuşkusuz, sizi Yüce Allah, yarattı ve rızkınızı vermektedir. Öyle ise Allah´a, hiç bir şeyi şerik koşmaksızın, ibâdet ediniz! Allah, namaz kılmanızı, size emretti. Namaza durduğunuzda, yüzünüzü, sağa sola çevirmeyiniz.

Şüphe yok ki, Yüce Allah, kulu, yüzünü başka tarafa çevirmedikçe, hep ona yöne­liktir.

Allah, size, orucu, emretti. Bunun misâli:

Yanında misk kesesi olduğu halde, bir topluluk içinde bulunan ve hepsi ondaki misk kokusunu duyan bir kimseye benzer.

Hiç şüphesiz, oruçlunun ağzının kokusu, Allah katında, misk kokusundan daha gü­zeldir.

Allah, size Sadakayı, emretti.

Bunun misâli:

Düşmanın esir edip ellerini, boynuna bağladıkları ve boynunu vurmak üzere yaklaştırdıkları bir kimseye benzer ki, o

"Canımı, elinizden kurtarmak için, size bir fidye, kurtulmalık versem olmaz mı?" diyerek kendisini, onlardan kurtarıncaya kadar, az çok kurtulmalık akçesi öder durur.

Allah, size Allah´ı, çok zikretmenizi, anmanızı da, emretti. Bunun misâli:

Düşmanın, kendisini, sür´atle tâkıb ettiği bir kimseye benzer ki, sağlam bir kaleye gelip onun içine sığınmıştır.

İşte, kul da, Allah´ı zikir ile meşgul oldukça, şeytandan böyle korunur." [53]

İsrail Oğullarının Yahya Aleyhisselâma Kimliğini Ve Görevini Sormaları

Yuhanna´ya göre:

İsrail oğulları; üç Peygamberin gelmesini beklemekte idiler.

İlki: tekrar geleceğini sandıkları İlya,

İkincisi: Mesîh İsâ Aleyhisselâm,

Üçüncüsü de, herkesin bildiği ve kendisinden, sâdece (O Peygamber) diye bahs ettiği Peygamberdi.

Bunun için, İsrail oğulları, Yahya Aleyhisselâma: "Sen kim´sin ?" diye sordular.

Yahya Aleyhisselâm:

"Ben, Mesîh değil´im!" dedi.

İsrail oğulları:

"Öyle ise, nesin?

Sen, İlya mısın?" diye sordular.

Yahya Aleyhisselâm:

"Değil´im!" dedi.

İsrail oğulları:

"Yoksa sen, O Peygamber´misin?" diye sordular.

Yahya Aleyhisselâm:

"Hayır! Değil´im!" dedi.

İsrail oğulları:

"O halde, sen kim´sin?" diye sordular.

Yahya Aleyhisselâm:

"Ben, İşa´yâ Peygamber´in dediği gibi: (Rabb´ın yolunu, düzeltiniz! diye çölde çağıran´ın sesiyim!"

"Aranızda, biri duruyor da, siz onu bilmiyorsunuz.

Benden sonra gelen, O´dur.

Ben, O´nun çarığının bağını çözmeye lâyık değilim!" dedi.[54]

Rivayete göre: Yahya Aleyhisselâm, otuz yaşında iken, Ürdün ırmağında İsâ Aleyhisselâmla buluştu. [55]

Şam´a gidip İsâ Aleyhisselâmla orada buluştuğu zaman da halkı, Allah´a iba­dete davetten geri durmadı.[56]

İsâ Aleyhisselâmın, Yahya Aleyhisselâmı, on iki Havarisinin başında, halka, Al­lah´ın emir ve nehiylerini bildirmek üzere, gönderdiği de, rivayet edilir. [57]

İsrail Oğullarının Yahya Ve Zekeriyyâ Aleyhisselâmları Şehid Etmeleri

İsrail oğulları; Bâbil esaretinden, Beytülmakdis´e döndükten sonra, [58] Beytül-makdis´i, imar ettiler. [59]

İşlerini, düzelttiler. [60]

Oldukça da, çoğaldılar. [61]

Fakat, bir takım kötülükler ihdas etmekten de, geri durmadılar.

Bununla beraber, Yüce Allah, onlara[62], onların üzerlerine, fazlu rahmetini[63], tekrarlıyor, Peygamberler gönderiyordu.

İsrail oğulları ise, gönderilen Peygamberlerden bir kısmını, yalanlıyor, bir kıs­mını da, öldürüyorlardı.

İsrail oğullarına, en son gönderilen Peygamberler de, Dâvûd Aleyhisselâm Ha­nedanından Zekeriyyâ, Yahya ve İsâ Aleyhisselâmlardı. [64]

İsrail oğulları, en sonunda, Yahya ve Zekeriyyâ Aleyhisselâmları da şehid ettiler. [65]

Rivayete göre: Yahya Aleyhisselâm Şehid edilişi, İsâ Aleyhisselâmın otuz üç yaşında semâya kaldırılışından[66] bir buçuk bir yıl önce olduğuna[67], o zaman, İsâ Aleyhisselâm, otuz bir bucuk yaşında olup Yahya Aleyhisselâm da, ondan, altı ay büyük olduğuna göre [68] otuz iki yaşında şehid edilmişti.

Ona ve gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun!

İsrail oğulları, Zekeriyyâ Aleyhisselâm hakkında da:

"Onu (Hz.Meryem´i), Zekeriyyâ´dan başka, kimse hâmile bırakmış olamaz!

Onun yanına, hep o, girer[69], onun yanından da, o, çıkar dururdu!" dediler.

Zekeriyyâ Aleyhisselâmı öldürmek için[70], aramağa başladılar.

Zekeriyyâ Aleyhisselâm, onlardan kaçtı, [71] ise de, sonunda, kendisini yaka­ladılar [72] ve şehid ettiler. [73]

Gerek Yahya Aleyhisselâmın, dînen yasak olan bir evliliğe ve ilişkiye rıza gös­termemesi [74];

Gerek Yahya Aleyhisselâmın doğumuyla müjdelenen ve ihtiyarlığın son had­dine varmış bulunan ve:

"Benim nasıl bir oğlum olabilir?" diye hayretini ve aczini dile getiren ve kendisi­nin, böyle olduğu, Allah tarafından da, doğrulanıp kendisine bir Mucize olarak ih­san edileceği açıklanan[75] Zekeriyyâ Aleyhisselâma zina isnad edilmesi, kendi­lerinin şehid edilmeleri için, birer bahane idi.[76]

[1] Yâkubî-Tarih C.1.S.68.
[2] Mes´ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.62, Sâlebî-Arais s.371, İbn.Asâkir-Tarih c.5,s.381, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,s. 137.
[3] ibn.Sa´d-Tabakat c.1,s.55.
[4] İbn.Asâkir-Tarih c.5,s.381.
[5] Sâlebî-Arais s.371.
[6] Sâlebî-Arais s.371, İbn.Asâkir-Tarih c.5,s.381.
[7] İbn.Asâkir-Tarih C.5.S.381.
[8] Sâlebî-Arais s.371.
[9] Sâlebî-Arais s.372.
[10] Abdurrezzak-Musannef c. 11 ,s 308, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.4O5, Deylemî-Elfirdevs c.3,s.272, İbn.Asâkir-Tarih c.5,s.381, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.49.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/291.
[11] Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.370, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O3
[12] En´am: 84-85.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/291-292.
[13] Sâlebî-Arais s.375, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.30O.
[14] Sâlebî-Arais s.375.
[15] Sâlebî-Arais s.375, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.30O.
[16] Sâlebî-Arais s.373, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.299.
[17] Sâlebî-Arais s.373.
[18] Sâlebî-Arais s.373, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.299.
[19] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.299.
[20] Enbiyâ: 89-90.
[21] Meryem: 2-6.
[22] Âl-i İmran: 38-39.
[23] Meryem: 7.
[24] Âl-i İmran: 40, Meryem: 8.
[25] Âl-i jmran: 40.
[26] Âl-i İmran: 41, Meryem: 10.
[27] Meryem: 10.
[28] Âl-i İmran: 41.
[29] Meryem: 10.
[30] Âl-i İmran: 41.
[31] Meryem: 11.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/292-294.
[32] Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.375, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.300.
[33] Sâlebî-Arais s.375.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/294.
[34] Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.300.
[35] Sâlebî-Arais s.376.
[36] Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil d.s.300.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/294.
[37] Meryem: 12-15.
[38] Dört yaşında bulunduğu sırada (Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.355).
[39] İbn.Kuteybe-Uyûnül´ahbar c.2,s.317, Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1.
[40] Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.97, İbn.Kuteybe-Uyûnül´ahbar c.2,s.317, Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1.
[41] Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.97.
[42] İbn.Kuteybe-Uyûnül´ahbar C.2.S.317, Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1.
[43] İbn.Kuteybe-Uyûnül´ahbar c.2,s.317,318.
[44] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3OO.
[45] Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.300.
[46] Sâlebî-Arais s.376.
[47] Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3OO.
[48] Sâlebî-Arais s.376.
[49] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.51-52.
[50] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1.
[51] Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.355.
[52] Sâlebî-Arais s.376.
[53] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.4,s.2O2, Tirmizi-Sünen c.5, s.148-149.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/294-297.
[54] Yuhanna incili Bab: 1, Fıkra: 19-27.
[55] Taberî-Tarih c.2,s.13.
[56] Taberî-Tarih c.2,s.13, Sâlebî-Arais s.376.
[57] Taberî-Tarih c.2,s.13, Sâlebî-Arais s.379, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.332.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/297-298.
[58] Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.370, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O3.
[59] Taberî-Tarih C.2.S.16, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O3.
[60] Şâlebî-Arais s.370.
[61] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O3.
[62] Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.370, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O3.
[63] Sâlebî-Arais s.370.
[64] Taberî-Tarih c.2,s.16, Şâlebî-Arais s.370, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.303.
[65] Taberî-Tarih c.2,s.16, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.303-304.
[66] Yâkubî-Tarih c.1,s.79, Sâlebî-Arais s.403, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s,356, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.95.
[67] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O7.
[68] Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.375, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.30O.
[69] Taberî-Tarih c.2,s.22, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.311.
[70] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.311.
[71] Taberî-Tarih c.2,s.22, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.311.
[72] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.311.
[73] Dineverî-El´ahbar s.41, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.311.
[74] Taberî-Tarih c.2,s.13-14, Sâlebî-Arais s.378-380, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.301-302.
[75] Meryem: 8-9.
[76] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/298-299.
Daha yeni Daha eski