Dil, kalp ve beden ile zikir nasıl yapılır? Allah’ı zikretmenin yolları...
Kulun Rabbine karşı ilk ve en önemli vazifesi, O’nun güzel adını dilinden düşürmemek ve lutfettiği sayısız nimetlerden dolayı O’na şükretmektir. Allah Teâlâ yukarıdaki âyet-i kerîmelerde insana işte bu vazifesini hatırlatmakta ve siz beni gerektiği şekilde anıp zikedin ki ben de sizi bana yakışan şekilde anayım, buyurmaktadır.
Cenab-ı Hak buyurur:
“Siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; nankörlük etmeyin.” (Bakara sûresi, 152)
DİL, KALP VE BEDEN İLE ZİKİR NASIL YAPILIR?
İnsan Allah’ı üç şekilde zikreder:
Diliyle, O’nun güzel isimlerini anarak, verdiği her şeye hamdederek, Kur’ân-ı Kerîm’ini okuyarak ve O’na dua ederek zikreder.
Kalbiyle, O’nun varlığını gösteren delilleri düşünüp içindeki şüpheleri atarak, kâinâtın sırlarını anlamaya gayret ederek, Allah’ın her emir ve yasağının hikmetini kabul edip O’na boyun eğerek zikreder.
Bedeniyle, organlarının her birini Allah’ın buyrukları doğrultusunda yerli yerinde kullanarak zikretmiş olur. O zaman Allah Teâlâ da nimetlerine karşı nankörlük etmeyen, kendisini unutmayan bu şükredici kuluna merhamet eder, ona olan nimetlerini daha fazla artırır, dualarını kabul eder, onu sıkıntılardan kurtarır.
Kur’ân-ı Kerîm’in pek çok âyetinde Allah Teâlâ kurtuluşa ermek için kendisini zikretmemiz gerektiğini hatırlatmakta (Cum’a sûresi, 10), ayakta olsun, otururken olsun, yanımız üzerine yatarken olsun kendisini bol bol zikretmemizi istemekte (Nisâ sûresi, 103); mallarımızın, çocuklarımızın, ticaret ve alış verişlerimizin bizi Allah’ı zikretmekten alıkoymaması gerektiğini bildirmektedir. (Münâfikûn sûresi, 9; Nûr sûresi, 37)
Allah’ı zikretmekle ilgili pek çok buyruğunu okuyacağımız Peygamber Efendimiz de Allah’ı anıp zikreden kimsenin diri, O’nu zikretmeyenin ölü sayılacağını söylemektedir. (Buhârî, Daavât 66; Müslim, Zikir 12)
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları